Prof. Dr. Hasan Pekmezci’nin Yazısı

Mehmet Ali Doğan’da Zamana ve Tarihe Gönderme

 

            Arkasında tutku olmayan hiçbir eylem insanı başarıya götüremez. Özellikle sanatsal bir eylemde tutku, temel bir uyaran sayılır. Bir eğitimci olarak sanatı ve yeteneği anlatırken ve tanımlarken “Yetenek = Tutku” diyoruz. Tutku denen şey azmi, yılmaz çabayı, uğrunda mücadeleyi beraberinde getirir. Zamanla, mekanla, yaşam koşulları ile mücadeleye teslim olmadan sanatın içinde olabilmeyi sağlar.

Yine bir başka yaklaşımla sanatı tanımlarken “dağlardan tepelerden, ormanlardan, meralardan çay olup, ırmak olup, nehir olup akıp gelen, yer altı ve yer üstü kaynaklarıyla beslenen, bir okyanustur Sanat” diyoruz. Çok  yönlü, çok kaynaklı hazinedir sanat. Bu nedenle sanatla uğraşmayı, bu zengin hazineden beslenmek olarak düşünüyoruz. “Her insan bu mutluluğu yaşayabildiği kadar yaşamalıdır, bu okyanusta kulaç atmanın özgürlüğünü yaşamına yansıtabilmeli” diyoruz.

Bu sözlerimizi yetiştirdiğimiz öğrencilerimiz uyguladığı, sanatlarını yaşamlarının vazgeçilmezleri arasında önemli bir yere oturdukları zaman ayrı bir tat alma, ayrı bir mutluluk yaşama fırsatımız doğuyor doğal olarak.

Mehmet Ali bu öğrencilerimizden biri .

Sanat onun vazgeçilmezlerinden. İşi gücü sanat eğitimciliği ve sanatsal yaratma çabası: Resim, baskıresim, desen, duvar resmi.

Tarihsel göndermeler dünyanın her yerinde, her zaman pek çok sanatçının başvurduğu, yararlandığı, etkilendiği, eserlerinde tema ve motif olarak işledikleri resimsel elemanlardır. Bunlar yerinde ve dozunda kullanıldıklarında, çağdaş eğilimlerle ilişkilendirildiklerinde, özgün bir yaklaşım sağlayabildiklerinde ve tema çözümlemelerinde etkili bir resim dili oluşturabilmektedir. Bunların olumlu ve olumsuz bir çok örneğini hem Türk sanatçılarında hem de yabancı sanatçılarda görmek olasıdır.

Mehmet Ali Doğan, yıllar önce başladığı baskı resim çalışmalarında geniş renk alanları içinde siyah /beyaz foto grafik idollerden yola çıkarak, Anadolu Uygarlığına göndermelerde bulunan eserler vermişti. Bunlardan elde ettiği olumlu anlatım diliyle başarılı sonuçlar ortaya koymuştu. Kırmızı rengin egemen olduğu geometrik bölümlemeler içine serpiştirilen bu siyah/beyaz idoller resimlerine güne ve geçmişe göndermeler yapan anlamlar yüklüyordu. Daha sonra özellikle Devlet Resim Heykel Sergilerine ve Şefik Bursalı Yarışmalı Resim Sergilerine verdiği büyük boyutlu tuval resimlerinde, keskin geometrik biçimlerle sağlanan resim düzeninin yerini, mavi/gri değerler içinde kademeli geçişlerin ve katmanların egemen olduğu düzenlemeler ve bunların içine gizlenen tarihsel motiflerin aldığı görüldü. Bu çalışmalarında konu ile uyumlu ve bir anlamda sonsuzluk etkisi yaratan, adeta insanı zamanın ve tarihin sonsuzluklarına çeken bir anlatımla katmanların verdiği izlenim tarihe uzanan bilinçli bir “iz” çağrışımı yapar izleyen üzerinde. İllüstrasyona kaçmadan, resmin sorunlarını, tema öğeleri ile birleştirebilmek zengin bir imge dünyası, duyum, duyarlık ve birikimle mümkündür. Mehmet Ali bu yolda önemli aşamalar kat etmesini, özentiye kaçmadan dilini oluştura bilmesini yoğun çalışmaları ile sağlayarak başarabilmektedir.

Hem tarih hem sanat bitmez – tükenmez bir hazinedir, sanatçılar için. Kuşkusuz, başarılı sonuçlar bu hazineyi kullanmasını, bunu sanatsal duyarlık içinde görselleştirebilmesini bilenlerin çabasına ve birikimine bağlıdır. Umarım, Mehmet Ali bu konuyu, uzun yıllar irdeleyecektir. Çünkü, Zaman-Tarih-Bellek bir başka açıdan da insanın kendisini, neden ve niçin yaşadığını sorgulamasına fırsatlar yaratan, yaşamı ve yaşamın anlamını yaratıcı çabaya dönüştürmesine zemin hazırlayan kavramlardır. Bu çabalar ancak böylece, sanatı günü birlik eğilimlerin, heveslerin rüzgarına kapılmaktan kurtarıp, düşünsel birikim üzerine oturan tutarlı insanı etkinlikler haline getirebilecek sonuçlara dönüştürebilecektir. Mehmet Ali bu açıdan önemli adımlar atmakta geleceğe yönelik önemli ipuçları verebilmektedir.

 

Prof. Hasan Pekmezci

Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fak.



    BİYOGRAFİ

    1970 yılında Elazığ’da doğdu.İlk Okul, Orta Okul ve Endüstri Meslek Lisesi Torna Tesviye bölümünü Karadeniz Ereğli’ de okudu. İlk kişisel sergisini 19 yaşında Ereğli Halkevi’nde açtı. Sergideki resimleri daha çok ilgisini çeken ünlü ressamların röprodüksiyon çalışmaları ve doğadan esinlenerek yaptığı suluboya resimlerden oluşturmuştur. 1991 yılında Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümünü kazandı. 1995 yılında atölye birincisi olarak Prof. M. Zahit Büyükişleyen atölyesinden mezun oldu. Prof. Hasan Pekmezci özgün baskı atölyesinden öğrenimi süresince baskı teknikleri üzerine eğitim aldı. Bu güne kadar yurt içi ve yurt dışında 27 kişisel sergi açtı. Birçok karma etkinlik, yarışmalı sergiler, Sanat fuarı, yarışmalarda jüri üyeliği ve çalıştaylara katıldı. Ulusal yarışmalarda beş ödül alan Sanatçı, Özgün Baskı teknikleri ve duvar resimleri uygulamasına ayrıca önem vermektedir.