Kaya Özsegin’in Yazısı

SANATSAL ETKİNLİĞİ BAĞLAMINDA MEHMET ALİ DOĞAN

 

Kaya Özsezgin

 

Yaşanan çevrenin ve bu çevreye kimlik kazandıran doğa elemanlarının resim yüzeyine yansıyan biçimsel görünümü, sanatçının o çevreye bakışına özgü boyutlar içerir. Bu yönüyle “biçim” ya da form, çevre yapısından kaynaklanmakla beraber, sonuçta sanatsal kurgunun gerektirdiği biçimleme estetiğine göre de sanatçının kişisel yorumunu ortaya çıkarır. Yorum, sanatçının algısı ve tercihleri yönünde olacaktır kuşkusuz. Dilthey’in deyimiyle “tekilleşme” sürecidir bu. Gene onun ifadesiyle, her türden “anlama”, bir yeniden üretimin de ön koşulu olacaktır.

Bu genel girişin ardından Mehmet Ali Doğan’ın 1990’lı yıllardan bu yana Ankara’da bir sanatçı ve uygulamacı olarak kendine yer açma yönünde yaptığı çalışmalara baktığımızda, bütünsel açıdan varlık oluşturma ve kendini kanıtlama çabasının, ona kısa sürede başarılı sonuçlar elde etme olanağı sağladığını görürüz.

Resminin arka planında, form edinme ve bunu sürdürme eğilimi ağır basar daha başından itibaren. Yaşanan çevre karşısında içsel yakınlık ve duyumsallık, Doğan’ı salt betimleyici bir çizgiden uzaklaştırmış, görüp izledikleri üzerinde dilbilgisel (gramatical) bir sonuç elde etmeye yönlendirmiştir. Ortak kültür terimi olarak resmin dilbilgisel bir özellik içermesi, ondaki ifade niteliğinin durulup arınması, seçkinleşmesi anlamındadır. Nitekim M. Ali Doğan da bilerek ve isteyerek böyle bir resim dili oluşturmaya çalışırken, bu dilin paylaşılır özelliklerinin yanı sıra kendi bakışına özgü bir değer içermesi yönünde uğraş vermektedir.

Tuval üzerine karışık teknikle biçimlendirdiği resimleri için “sınırlanmış alanlar” deyimini kullanması, daha ilk bakışta doğa gerçekliğinin sanat gerçekliğine dönüşümünü düşündürüyor. Doğa, aslında bir görüntüler yumağıdır. Ancak bu yumak, onun içinden seçilip alınan kesitleri hem bağımsız hem de organik biçimler halinde kompoze etmekle çözülebilir. İşte bu noktadan hareketle Doğan, kent görüntüleri üzerinde derinlik imajını silen ve karşıt elemanlar halinde bu görüntülerle alternatif değerler oluşturan saf ve yalın renk sınırlamaları kurgularken resminin yapısal oluşumunu sağlayacak görsel metafiziği de devreye sokmuş olmaktadır. Söz konusu görsel metafizik, doğa kaynaklı olmakla beraber, dış gerçekliğin ötesine geçerek kurgusal bir yapının oluşumuna ağırlık verir

Amaç, öznel yaklaşıma vurgu yapmaktır.

Aynı rengin açık-koyu değerlerini kullandığı ve böylece dalgalı ya da degrade tonlara yöneldiği yerlerde, sınırlanmış renk alanlarını çeşitlemeci bir anlayış çerçevesinde değerlendirmekte, böylece her tablosunda farklı bir biçimleme çeşidine yer vererek kullandığı tekniğe yeni bir boyut katabilmektedir.

 

M. Ali Doğan, Ankara’daki ilk sergisini sanat eğitiminin hemen arkasından 1996’da açmıştı. O tarihten bu yana yirmi yıla yaklaşan çalışma sürecinde bugün geldiği nokta, biçim ve renk bağlamındaki araştırıcı ve deneyselci yönteminin her zaman değişim ve başkalaşımı öngören düzeyi hakkında yeterince bilgilendiricidir. Yanında ve yöresinde çalışan arkadaşlarıyla mesleki örgütlenme çabalarını daha sistemli bir aşamaya getirme doğrultusunda çaba gösterirken, kişisel atölyesinde kendi çalışmalarının yanı sıra özel dersler vermekte ve başkentte bilinçli bir ortamın oluşmasına katkıda bulunmaktadır. Ayrıca zaman zaman uyguladığı duvar resimleriyle mekân dekorasyonu alanında da etkili olması, onun, sanatı geniş bir çevreye yaymakta bu yönde de işlev üstlendiğini ortaya koymaktadır.

Ortamın çoğu zaman yıldırıcı ve umut kırıcı, kimi zaman da yüreklendirici olguları içinde yaşarken aktif sanatçı kimliğinden uzak düşmemek, işine güvenle sarılan sanatçı yapısının gereğidir. Ankara’nın 1980’li yıllarda İstanbul’un dikkatini çekecek ölçüde yoğun sanatsal etkinliklerle adını duyuracak bir aşamaya gelmişken, onu izleyen dönemde içine kapanması ve arkasından tekrar eski konumunu anımsatan bir çizgiye gelmiş olması, başkentin M. Ali Doğan türünde sanatçılara ihtiyacı olduğunun da bir göstergesidir sanırım.

Genç kuşağın açılım gösterdiği bir dönemde, bu kuşağın etkin bir elemanı olarak M. Ali Doğan’ın resim sanatımızdaki özverili çalışmalarını sanatseverlerin yakından izledikleri kanısındayım.

 

 



    BİYOGRAFİ

    1970 yılında Elazığ’da doğdu.İlk Okul, Orta Okul ve Endüstri Meslek Lisesi Torna Tesviye bölümünü Karadeniz Ereğli’ de okudu. İlk kişisel sergisini 19 yaşında Ereğli Halkevi’nde açtı. Sergideki resimleri daha çok ilgisini çeken ünlü ressamların röprodüksiyon çalışmaları ve doğadan esinlenerek yaptığı suluboya resimlerden oluşturmuştur. 1991 yılında Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümünü kazandı. 1995 yılında atölye birincisi olarak Prof. M. Zahit Büyükişleyen atölyesinden mezun oldu. Prof. Hasan Pekmezci özgün baskı atölyesinden öğrenimi süresince baskı teknikleri üzerine eğitim aldı. Bu güne kadar yurt içi ve yurt dışında 27 kişisel sergi açtı. Birçok karma etkinlik, yarışmalı sergiler, Sanat fuarı, yarışmalarda jüri üyeliği ve çalıştaylara katıldı. Ulusal yarışmalarda beş ödül alan Sanatçı, Özgün Baskı teknikleri ve duvar resimleri uygulamasına ayrıca önem vermektedir.