Monad Balkan’ın Yazısı (2013)

mehmet ali doğan

resim sergisi

  22 şubat-13 mart 2013

 

(galeri soyut

yıldızevler mah.tagore cad.şehit mustafa doğan sok.82/A-B yıldız 06550 çankaya ankara 0312- 4388670    0532- 550 99 94

www. galerisoyut.com.tr)

 

 

Galeri Soyut büyük ebatlı resimlere evsahipliği yapmaya devam ediyor. İki geniş salonu ayrıca alt katta da bir sergi odası var. Alıştığımız çifte sergiler yerine bu kez üçlü sergiyle karşımıza çıktı. Buna da alışacağız derken belki de dördüncü bir salon açılabilir; sürpriz.

 

Mehmet Ali Doğan bizim reisimiz. Mensubu bulunduğum BRHD (Birleşmiş Ressamlar ve Heykeltıraşlar Derneği) başkanı. Çalışkan bir başkan. Sorunlara vakıf. Projeleri var.

 

Üç sanatçının birden sergisi açılınca tabiatıyla her bir sanatçının ziyaretçileri diğer iki sanatçının da resimlerini görme fırsatını buluyor. Biz de bu firsattan alabildiğine yararlanıyoruz.

 

Soyut Galeriyle yan yana Valör ve Arda galerileri var. İyi yani. Bilmiyorum belki aralarında tatlı bir rekabet de vardır.

 

Mehmet Ali Doğan, Doğan Sanatevini kurmuş. Orada kaliteli eğitim veriyor. Doğan için Galeri Soyut şık ve kapsamlı bir katalog hazırlamış. Anlatım, Türkçenin yanı sıra İngilizce de verilmiş.  Bir tane edinmek lazım.

 

Sanatçının resimlerinde geziniyoruz. Non-figüratif öğelerle figüratif öğelerin güzel bir kaynaşması var. İlk bakışta birbirlerinin hasmı gibi dursalarsa da sonuçta anlaşıyorlar. Non figüratif dalgalanmaların üzerinde bazen de altında figüratif öğeler var dedik; bunlar genelde sıkışık sıkışık binalar. Buradan Doğan’ın amacının kötü kentleşme ve betonlaşmaya vurguda bulunmak istediğini anlıyoruz. Figürle figürdışının zıtlığı teoride rahatsız eder gibi düşünülse de sonuçta tatlı bir armoni oluşturuyor bu resimlerde. Soyut ve tonalite çeşitliliği içerisinde oluşturduğu dalgalı ve kıvrımlı düzeyler masum doğanın derelerini tepelerini çağrıştırdığı gibi doğanın da ta kendisi olan kadın vücudunu da çağrıştırıyor bence. Kentleri olduğu gibi kadını da doğanın dışına itmedik mi?  Onları da bir şekilde betonlaştırıp katlayıp bir kenara koymuyor muyuz? Önümüze çıkan, karşılaşmaktan sıkıldığımız ayak bağları mı kadınlar?.. Sanatçı sarı rengi de korkusuzca kullanıyor. Her babayiğitin harcı değil; korkulur genelde. Ama ustanın elinde tabloya üstelik canlılık veriyor. Neşeleniyoruz. Tablolarda dikkatimizi çeken bir başka husus da kütlelerden boşluğa uzanan kollar. İnce uzun bir çubuğun ucunda belki, uçurtma, belki balta, belki mesaj taşıyan bir yazıt; öyle bir ufak düzey var.  Bu, resme ayrı bir hareket veriyor. Ve yer yer bu ufak düzeye boyut da kazandırıyor Sanatçı. Ayrıca mesajı da var; ben en azından öyle algılıyorum; alemlere uzanan bir kol; belki bir imdat, SOS işareti. Yardım ya medet, ölüyoruz, gibi bir çağrı mesela.

 

İşte böyle; sergi sonunda fotoğraflar çektirdik bu günün anısına bol bol. İyi niyetler, güzel temennilerle bu sıcak ortamdan ayrıldık.

 

monad balkan, 23 şubat 2013, ankara

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 



    BİYOGRAFİ

    1970 yılında Elazığ’da doğdu.İlk Okul, Orta Okul ve Endüstri Meslek Lisesi Torna Tesviye bölümünü Karadeniz Ereğli’ de okudu. İlk kişisel sergisini 19 yaşında Ereğli Halkevi’nde açtı. Sergideki resimleri daha çok ilgisini çeken ünlü ressamların röprodüksiyon çalışmaları ve doğadan esinlenerek yaptığı suluboya resimlerden oluşturmuştur. 1991 yılında Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümünü kazandı. 1995 yılında atölye birincisi olarak Prof. M. Zahit Büyükişleyen atölyesinden mezun oldu. Prof. Hasan Pekmezci özgün baskı atölyesinden öğrenimi süresince baskı teknikleri üzerine eğitim aldı. Bu güne kadar yurt içi ve yurt dışında 27 kişisel sergi açtı. Birçok karma etkinlik, yarışmalı sergiler, Sanat fuarı, yarışmalarda jüri üyeliği ve çalıştaylara katıldı. Ulusal yarışmalarda beş ödül alan Sanatçı, Özgün Baskı teknikleri ve duvar resimleri uygulamasına ayrıca önem vermektedir.